9 Temmuz 2014 Çarşamba

Bu sefer Toskana'ya...

Benim hiçbir suçum yok azizim! (pek manidar oldu bu söz bu günlere :)) Bir bebeği 40 gününü doldurmadan sinemaya ve seyahate götürürseniz bütün yaşantısını etkilersiniz. 
'Andrea Bocelli konseri'ne gidelim mi?' sorusuna olumlu cevap verirken beynimin konser öncesine otomatik bir 10 günlük seyahat programlaması işte bu yüzden :)

20 Temmuz 2014 tarihinde Italya'da Lajatico kasabasında Teatro Silencio'da Andrea Bocelli konseri izlemeye gidiyoruz, işin özeti. Ama o kasabaya ulaşmak için önce Toskana Vadisi'ni karışlamaya karar verdik, o yüzden konserin detaylarını almadan 9 günlük bir vadi gezisini dinleyeceksiniz. Yok öyle hop diye Bocelli! :)

Yolculuğun planlaması, karakterleri ve ekipmanlarından bahsedeyim kısaca:

Gidiş ve dönüşü Bolonya üzerinden uçakla yapıyoruz. Hem daha önce ziyaret etmediğimiz bir havalimani, hem de en uygun bileti bu destinasyona bulduk. Bu arada uçak ve konser biletlerini taaa Kasım ayında aldığımızı söylemeden geçemeyeceğim.

Ekip 8 kişiyiz (ilk defa bu kadar kalabalık gidiyoruz ve çoğumuz bölgeyi daha önce defalarca gördük, ama nasıl diyorsunuz 'details/il dettaglio/los detalles never end')
Konser biletlerini her seyahatimin vazgeçilmezi ekip arkadaşım Nurseren (italyanca adı Nursero :)) sayesinde dünya üzerinde ilk alan kişileriz :) (Ekmeklerini başka mesleklerden kazanan) bir gurme, bir şarap uzmanı, bir fotoğrafçı, bir Italyanca çevirmen, ve başımız zora düşerse Avrupalılığından faydalanmayı umduğumuz(!) bir Alman vatandaşı arkadaşımız var ekipte. 4 kadın & 4 erkeğiz. Aynı bölgeye 3 ayrı haritayla gidiyoruz, yeme-içme haritası, yol haritası ve tarih haritası.

Arabalarımızı www.autoescape.com sitesinden kiraladık. Tüm Avrupa için şiddetle öneririm. Kalite, servis şimdiye kadar şaşırtmadı hiç.

Bu sefer kalış yerlerimizi önceden planladık. Aslında seyahate giderken kalışı önceden planlamayı sevmiyorum. Orda gördüklerimize göre gezecek yerler konusunda esnek olmayı tercih ediyorum, ama sanki bu isteğimiz baltalanmayacak. Çünkü vadide canımızın çekeceği yola /bölgeye istediğimiz gün sapmamız yine de mümkün olacak. Sonuçta istersek arabayla 2-3 saatte çapını geçebileceğimiz bir bölgeden bahsediyoruz.

Konaklama için kullandığımız site www.airbnb.com. Benim ilk deneyimim ama -dilimi ısırarak söylüyorum- seyahat öncesi aldığımız hizmet herşey yolunda gidecek izlenimi verdi. 2 ayrı evde kalacağız, ilk 4 gece Floransa (Italyanların deyişiyle Firenze) içinde, Pitti bölgesinde bir evde konaklayacağız. Sonrasında ise Montaione kasabasında bir çiftlik evindeyiz. Bizim için seyahatte ev kriteri yatak rahat ve temiz olsun, banyosu temiz olsun ve sıcak su bulunsun ve varsa aracımızı parkedecek yeri olsun. Çünkü seyahatlerde sadece birkaç saat uyumak ve duş almak dışında evi/oteli kullanmıyoruz.

Ekipte 4 erkek var dediydim ya; dördüncü erkeğimiz, sekizinci kişimiz, Senior Tomtom, navigasyonumuz. Her derde deva, yakışıklı, ve sebatlı biri. İlk tanıştığımızda gayet mesafeliydim kendisine, hiç yüz vermedim. Ama geçen sene Güney Fransa'da (ki bu geziyi de biraz gecikmeli paylaşacağım yaz bitmeden) ondan yardım isteyip isteyip, sonra yine de başımıza buyruk davranıp başka yollara sapıp kendisini çıldırttığımız halde hâlâ bize karşı anlayışlı ya, ne diyim hakkını ödeyemem! Tanıdıkça kendisine sevgim ve sabrına hayranlığım artıyor, az nazımı/kaprisimi çekmedi. Tabela olmayan yerde, yoldan çıktığım zamanlarda -ki çok meyilliyim - bile cesaret verdi, yön gösterdi. Tam bir centilmen..

Gittiğimiz bölgeyi turist gibi değil yerel insanlar gibi yaşamayı seviyoruz. Vadideki tüm köyler, bağlar, şaraphaneler, peynir üreticileri, lokal yemekler, çikolata fabrikaları, sıcak su göletleri, dondurmacılar, Ortaçağ hikayeleri, doğa ve tarih, ve tabii müzik bizi bekliyor.

Bir dolu ilklerimiz olacak bu gezide gördüğünüz üzere; ilk defa bu kadar kalabalık gidiyoruz, ilk defa konaklama önceden ayarlandı, ilk defa otelde değil evde kalacağız. Ama başka bir ilkimiz daha olacak:

Bu yolculukta sadece Italyanca ve Ispanyolcamı kullanarak iletişim kuracağım yerel insanlarla. Ingilizce konuşmayacağım. Seviyesi bile olmayan Italyancam, ve konuşurken kendimden geçtiğim Ispanyolcam ve derdimi dilimle anlatamazsam devreye girip konuşmaya başlayacağından emin olduğum gözlerimle yollardayım. Hayalim bir gün gezi yazılarımı Ispanyolca da yazabilmek.

Hadi bakalım; daha konusu Toskana bölgesinde geçen 'Under the Tuscan Sun, 2003,' 'İl Postino, 1994' ve 1998 yapımı 'The Red Violin' filmlerini izleyip iyice havaya girmem ve bavul hazırlamam lazım. Yolda yazılarım ve fotoğraflarımla görüşmek üzere.
Ciao ciao!

Yolculuğumuzu Takip için adresler:
facebook.com/mehlika.babaoglu
Look for me on instagram: mehlikababaoglu
Look for me on Twitter: @mehlikababaoglu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder